Ülkemizin kaderini etkileyecek önemli bir seçim geride kalırken, ardından yeni bir çağın ve yeni bir anlayışın başlangıcı olacak, kısacası 2000 yılında, Türkiye'yi yönetecek kadro işbaşı yaptı. 2000'li yıllarda bilgi ve teknoloji de atılım yapan dünya devletleri ile ekonomik alanda işbirliğine açık olan ülkelerin başarılı olacağı ve dünya devletleri arasında söz sahibi olacağı muhakkaktır. Günümüzde belirli bir ekonomik seviyeyi yakalamış ülkelerin ortak hareket etme düşünceleri ile, sınırları kaldırarak ekonomi, siyasi ve sosyal yönden birlikte daha güçlü olmaları ve dünya ülkeleri arasında daha fazla söz sahibi olmalarını sağlayacak, birbirleri arasında bilgi ve teknoloji ağı kurarak gelişmelerini hızlandıracak yapılanmalarına gittiklerini görmekteyiz. 21. yy dünya ekonomisinde ortaya çıkan eğilimler ve olgular açık biçimde göstermektedir ki;Rekabetçi piyasa ekonomisini tüm kurum ve kuralları ile tesis edemeyen,Bilim ve teknolojik gelişmeleri yakından takip etmeyen,Uluslar arası yatırımları kendi ekonomisine çekemeyen ülkeler, 21. Yüzyılda başarılı olamayacaktır. Ülkemiz ekonomisinin her şeyden önce istikrara ihtiyacı vardır. Sürekli, dengeli ve hızlı kalkınma için ekonomik istikrar ön koşuldur. Bugün ülkemiz ekonomisinin temelde karşı karşıya kaldığı sorunların temeli enflasyondur. Ekonominin yönetiminde alınan ve sık sık değişen kararlar iş dünyası açısından belirsizliğe neden olmaktadır. Ekonomik istikrarın sağlanması için her şeyden önce kararlarda tutarlılık esastır. Enflasyonist ortamda ekonomi bir yıl büyürken, bir yıl küçülmektedir. Bunun sağlanabilmesi için siyasi istikrar kaçınılmazdır. Siyasi istikrar olmadan, ekonomik istikrardan söz etmek mümkün değildir. Ekonomide istikrar ve serbest piyasanın oluşabilmesi açısından üzerinde önemle durulması gereken diğer bir konuda özelleştirmedir. Özelleştirme yapısal düzenleme tedbirlerinin en önemlilerinden biridir. Türk özel teşebbüsünün bugün sergilediği dinamizm ve atılım gücüyle dünya piyasalarından pay almaması için hiçbir neden yoktur. Bunun en iyi örneği de Gaziantep'tir. 2000'li yıllarda ülkemizin bu yapılanmaların dışında kalması düşünülemez. Bunun için artık ekonomide ayağı yere basan, ciddi kararlar alınarak, uygulaması kaçınılmazdır. Bütün bunların olması ve ekonomik istikrarın sağlanması için, ülkemizde öncelikle siyasi istikrarı sağlamak gereklidir. Siyasi istikrar olmadan ekonomik istikrarı sağlamak mümkün değildir. Dileğimiz ülkemizin 21. Yüzyılın gelişme ve değişimleri ışığında, kendi yapısındaki aksaklıkları gidererek, rekabetçi piyasa ekonomisi daha işler hale getirip, dünya ekonomisi ve siyaseti ile bütünleşmesi ve gelişmiş ülkeler arasında yerini almasıdır.

Ekonomik ve Siyasi İstikrar


Gaziantep Ticaret Odası Başkanı Mehmet ASLAN

 

 

Acro Media Inc.

Acro Media Inc.